top of page

Wing Chun (Tsun) Tarihi

Köken

Wing Chun Bruce Lee'nin de hocalığını yapan Ip Man'a gelinceye kadar aile içinde ve şifahi yolla öğretilen bir sanat olduğundan tarihine ilişkin dokümanlar bulunmamaktadır. Bu da Wing Chun'un kökeni hakkında efsanevi ve romantik anlatılara yol açmıştır.


Wing Chun'un doğuşuyla ilgili en yaygın hikâyeye göre sanat yaklaşık 300 yıl önce Budist ismi Beş Erik anlamına gelen Ng Moi olan rahibe Lui Sei-Leung'la başladı. Mançuryalıların Shaolin Tapınağına saldırısı üzerine tapınaktan ayrılmak zorunda kalan Ng Moi Emei dağlarındaki beyaz turna tapınağına sığınır ve sanatını burada geliştirmeye devam eder ve ona Beyaz Turna Boksu adını verir. Tapınaktan ayrıldıktan sonra karşılaştığı Miu Shun'a sanatını öğretmeye karar verir. Miu Shun sanatı Shaolin baskınından kaçan ve kızıyla dükkân işleten Yim Yee'ye öğretir. Babası Yim Yee'den öğrendikleri teknikleri alıştırma yaptığı bir zamanda Yim Wing Chun'u evlerine ziyarete gelen Ng Moi izleme fırsatı bulur ve sanatına izlediği genç kızın adını verir.


Teknik

Wing Chun'un en önemli prensibi bir tehlike anında olabilecek en kısa sürede, gösterişli olmayan etkili ve sade tekniklerle ve doğrudan rakibi etkisiz hale getirmektir. Wing Chun pratisyenleri yaptıklarının diğer savaş sanatları gibi görsel ağırlıklı bir sanat olmadığını, hayatta kalma mücadelesi olduğunu savunurlar. Sistemde doğal olmadığı ve rakibe saldırması için açık bir pozisyon verdiği için baş bölgesine yüksek tekmeler yoktur ama alt ve orta seviyeye tekme teknikleri bulunmaktadır. El tekniklerinde savunma ve saldırı aynı andadır. Zincirleme yumruk tekniği rakibe birbiri ardı sıra yumruk atmayı mümkün hale getirmektedir. El ve ayakların bir bütün içinde sürekli kullanılmasıyla rakip hem şaşırtılır hem de karşılık veremeyecek derecede darbe almasına yol açar.
 

Chi Sau denilen karşılıklı birbirine değen ellerle yapılan çalışma kişinin rakibinin hareketini sezerek hızlı tepki vermesini kolaylaştırır. Wing Chun'un dövüşe yaklaşımında da gerçekçilik bulunmaktadır. Hayatta kalmak için gereken tüm saldırılara izin verilir. Hayalar, gözler, boyun gibi hassas noktalara vuruş serbesttir ve bu sebeple de müsabakası yoktur. Felsefesinde sürekli rakibin üzerine ve direkt olarak gitmek esastır. Dairesel hareketler bulunmamaktadır.
 

WT, kökleri yüzlerce yıl önceye uzanmasına rağmen, sürekli gelişen ve değişen bir sanattır. Bu Wing Tsun'u diğer dövüş sanatlarından ayıran başlıca özelliğidir. Wing Tsun sistemi kalıplaşmış hareketlerden değil prensiplerden oluşur. WT öğrencisi gereksiz güç kullanmamayı, rakibinin gücünün önünde durmamayı, kendisine uygulanan gücü kendi çıkarına kullanmayı, akıcı ve rahat olmayı öğrenir. Kısaca açıklamak gerekirse WT dört prensibin beş mesafede uygulanmasıdır. Bu dört prensip şu şekilde sıralanabilir:


1- Yol boşsa ilerle. WT dövüşçüsü rakibi arasına bir engel yok ise aradaki mesafeyi uygun bir silah kullanarak kapatarak rakibine ulaşır.
2- Yapışık Kal. WT rakip ile teması mümkün olduğunca çabuk sağlamayı ve bunu korumayı öğretir.
3- Gücün karşısında durma. WT öğrencisi kendine uygulanan gücün önünde durmak yerine, yoldan çekilip bu gücü kendi lehine kullanmayı öğrenir.
4- Takip et. WT dövüşçüsü rakibi geri çekilirse onu takip etmeyi, rakibine fırsat vermemeyi öğrenir.

 

Bu dört prensip aşağıda sıralanan beş dövüş mesafesinde uygulanır:
1- Tekme mesafesi.
2- Yumruk mesafesi.
3- Diz, dirsek ve kafa mesafesi.
4- Tutma, burkma ve atma mesafesi.
5- Yer dövüşü. Ayakta yapılan tekniklerin sırtüstü hale uyarlanmışıdır. Yerdeki saldırılara ve kilitlemelere karşı teknikler içerir.Yer dövüşü WT kökeninde olmayan sonradan geliştirilmiş bir tekniktir.

 

Kaynak:Wikipedia

Escrima Tarihi

Amerika Birleşik Devletleri’ne Filipinliler tarafından getirilen savaş sanatı Escrima, Arnis ve Kali isimleriyle de anılır. Escrima, İspanyolların Filipin Adaları’na geldiği 1521 yılına kadar uzanan uzun bir geçmişe sahiptir ve İspanyolların sömürgeleştirme hareketinden önce okuma, yazma, din ve Sanskritçe gibi bir boş zaman etkinliği olarak öğretilmiştir.

İspanyol sömürgeciler, güçlü bir direniş süreci sergileyen ve bololarını, hançer ve sopalarını ölümcül bir şekilde kullanmaktan çekinmeyen yerel halkı bastırmak için destek birliklerinin ve ateşli silahların yardımına ihtiyaç duymuşlardır. İspanyollar 17.yy’da hakimiyetlerini güçlendirdikten sonra da Escrima sanatınının öğretimini ve icrasını, bununla beraber palaya benzeyen ve bıçak kısmı uzun bir silah olan bolo ve hançer taşınmasını da yasaklamışlardır. (Japon derebeylerinin Okinawa’da silah bulundurmayı yasakladıkları gibi). Vatansever Filipinlileri ‘medenileştirmek’ gerekçesiyle getirilen bu yasaklar sonucunda Escrima gizli bir savaş sanatı haline gelmiştir. (Benzer bir durum Okinawa’da Karate’nin başına gelmişti)
Gizli gizli çalışılan Escrima sanatı,tekrar ortaya çıktığında da İspanyollar tarafından fark edilemeyecek bir form kazanmış, Escrima hareketleri yerel müziklerle icra edilen zararsız bir dans haline getirilmiştir. Sömürgeci yöneticiler arasında da popülerlik kazanan bu ‘dans’ festivaller ve halka açık yerlerde gösteriler olarak sunulmuştur. Fakat bu süreç içinde gerçek Escrima da yok olmamış, her fırsatta İspanyol sömürgecilerin karşısına gerçek bir güç olarak çıkmıştır. Ortak olarak Escrima adı altında toplanan birçok farklı bölgesel stil yüzyıllar boyunca, özellikle babadan oğula olmak üzere, nesilden nesile aktarılarak bu savaş sanatının yok olması önlenmiştir.

İspanyol hakimiyetinin sona ermesi ve Amerikalıların 1898’de yönetime geçmesiyle Escrima üzerindeki yasaklar kalkmış, festivallerde halka açık dostça müsabakalar düzenlenmeye başlanmıştır. Fakat bu savaşın hocaları Escrima’yı yarı gizli bir etkinlik olarak muhafaza etmeyi yeğlemişlerdir. Sonraki yıllarda ülkede savaş sanatlarıyla ilgili pek çok faaliyet gerçekleştirilmiştir. Fakat aynı zamanda Japonların işgaliyle yeni bir savaş sürecine girilmiş ve birçok Filipinli, gerilla birliklerinde Amerikalılarla birlikte çalışmıştır. Bu Filipinlilerin birçoğu, gerçekleştirdikleri sayısız yakın dövüşte, aldıkları Escrima eğitimi sayesinde hayatta kalmayı başarabilmişlerdir. Dolayısıyla, Escrima, etkinliği çok uzun bir süreç boyunca gerçek dövüşlerle ciddi şekilde kanıtlanmış bir savaş sanatıdır.

Savaş bittikten sonra birçok Filipinli Amerika’ya göç etmiş ve beraberinde Escrima’yı da götürmüştür. Göçmenlerin çoğu Havai ve Kaliforniya’da yaşamaya başlamışlardır. Kaliforniya’ya gidenlerin büyük bir kısmı da Stockton’a yerleşmiş ve Arnis / Escrima, buradan başlayarak Amerika’daki savaş sanatları dünyasına girmiştir. Escrima’nın keşfedilmesi ve Nunchaku adlı silahın yaygın bir şekilde kullanılmasındaki en büyük etken, Bruce Lee’nin son dönemindeki çalışmalarıdır. Bruce Lee’nin bu “çifte sopası” “Enter the Dragon” ve tamamlayamadığı “Game of Death” adlı filmlerinde kullanması sayesinde Filipinlilere Özgü Sopa Dövüşü herkes tarafından tanınmaya başlanmıştır. Bruce Lee, Escrima’yı öğrencisi ve arkadaşı Danny Inosanto’dan, Danny Inosanto da Stockton, Kaliforniya’da ünlü bir Escrimador’dan (Escrima sanatını uygulayanlara verilen bir unvan) öğrenmişti. Filipin Savaş Sanatları, popüler savaş sanatları dünyasına geç girdiği için pek çok insan tarafından bilinmemektedir.

bottom of page